Bu Blogda Ara


www.tarihtenfisiltilar.com

17 Aralık 2017 Pazar

sanat etkinliği yoğurma çalışması

Kazanım ve göstergeleri
Kazanım 4.
Küçük kas kullanımı gerektiren hareketleri yapar
Göstergeleri:
Nesneleri sıkar
Malzemelere elleriğle şekil verir
Kazanım 1:
Bedeni ile ilgili temizlik kurallarını uygular.
Göstergeleri:
Elini yüzünü yıkar
Kazanım 3:
Yaşam alanlarında gerekli düzenlemeleri yapar.
Göstergeleri:
Ev/okuldaki eşşaları toplar
Kazanım 5:
Dili iletişim amacıyla kullanır
Göstergeleri:
Sohbete katılır
Konuşmak için sırasını bekler
Öğrenme süreci:
Öğretmen sınıfa bir poşet içerisinde her çocuk için yetecek kadar malzeme getirir. Çocuklara etkinlik yapılacağı söylenir. Çocuklar ile birlikte masaya geçilir. Ve malzemeler tek tek çıkarılır. Bu malzemeler hakkında çocuklara sorular sorulur. Ve yapılacak iş hakkında bilgi verilir. ( evet çocuklar şimdi biz siz ile oyun hamuru yapacağız bu hamura biz tuz seramiği diyoruz). Daha sonra çocuklara nasıl yapıldığı anlatılır ve çocuklara uygulamalı olarak gösterilir.

Değerlendirme:
Yaptığımız etkinlikten hoşlandınızmı?
Biz hamur yaparken neler kullandık??
Yaptığımız hamur nasıldı?
Sizce başka nelerden hamur yapılabilir?

Mataryaller:
Tuz, un, su, bardak, leğen, sıvı yağ.
Kavramlar:
Sert-yumuşak

Renkler. kırmızı

Oyun etkinliği Kazanım ve göstergeler: Kazanım 3: Algıladıklarını hatırlar. Göstergeleri: Nesne-durum-olay bir süre sonra yeniden söyler. Kazanım 5: Nesne yada varlıkları gözlemler. Göstergeleri: Nesne varlığın adını söyler. Nesne varlığın rengini söyler. Nesne varlığın şeklini söyler. Kazanım 6: Nesneyi yada varlıkları özelliklerine göre eşleştirir. Göstergeleri: Nesne yada varlığı birebir eşleştirir. Öğrenme süreci: Öğretmen sınıfa üzerinde meyve resimleri bulunan çocuk sayısı kadar kart getirir. Sonra bu kartlar ile ne yapacağını anlatır. Oynanacak oyun için alan oluşturulur. (sınıftaki çocuk sayısı kadar kart yapılır. Bu kartların üzerinde meyve resimleri bulunur. Her meyveden iki tane vardır. Bu kartlar çocuklara karışık şekilde dağıtılır. Üçe kadar sayılır ve hep birlikte kartlar çevrilir. Her meyve kendi eşini bulur. Meyveler karışık bir şekilde durur öğretmenin yönelgesiyle yere oturur. Öğretmenin ismini söylediği meyve ayağa kalkar. Ve elele tutuşarak meyve sepeti oluştururlar) Mataryaller: Meyve kartları Kavramlar: Aynısı farklısı. Kırmızı, yeşil, Değerlendirme: Siz hangi meyveler oldunuz? Kimlerin meyveleri aynıydı? En çok hangi meyveleri seviyorsunuz?

Oyun etkinliği
Kazanım ve göstergeler:
Kazanım 3:
Algıladıklarını hatırlar.
Göstergeleri:

Nesne-durum-olay bir süre sonra yeniden söyler.

Kazanım 5:

Nesne yada varlıkları gözlemler.

Göstergeleri:

Nesne varlığın adını söyler.

Nesne varlığın rengini söyler.

Nesne varlığın şeklini söyler.

Kazanım 6:

Nesneyi yada varlıkları özelliklerine göre eşleştirir.

Göstergeleri:

Nesne yada varlığı birebir eşleştirir.

                                  

Öğrenme süreci:
Öğretmen sınıfa üzerinde meyve resimleri bulunan çocuk sayısı kadar kart getirir. Sonra bu kartlar ile ne yapacağını anlatır. Oynanacak oyun için alan oluşturulur. (sınıftaki çocuk sayısı kadar kart yapılır. Bu kartların üzerinde meyve resimleri bulunur. Her meyveden iki tane vardır. Bu kartlar çocuklara karışık şekilde dağıtılır. Üçe kadar sayılır ve hep birlikte kartlar çevrilir. Her meyve kendi eşini bulur. Meyveler karışık bir şekilde durur öğretmenin yönelgesiyle yere oturur. Öğretmenin ismini söylediği meyve ayağa kalkar. Ve elele tutuşarak meyve sepeti oluştururlar)

Mataryaller:
Meyve kartları
Kavramlar:
Aynısı farklısı.
Kırmızı, yeşil,
Değerlendirme:
Siz hangi meyveler oldunuz?
Kimlerin meyveleri aynıydı?
En çok hangi meyveleri seviyorsunuz?


çocuklarda psikoloji

Sevgili okurlarım bu gün sizlere çocuk psikolojisi hakkında düşündüklerimi anlatacağım.

Çocuklar yetişkin insanlar gibi düşünmezler.  Bazen yetişkinlerin yaptığı davranışlar çok saçma gelir çocuklara. Bazende çocukların yaptıkları saçma gelir yetişkinlere. Bunun sebeplerinin en başında empati kuramamak gelir. Empati kuramayan insan = karşısındakini anlayamayan insan demektir. Hepimizin bildiği gibi empati ile ilgili meşhur bir söz vardır. (karşındaki insanı anlamak istiyorsan bir gün boyunca onun ayakkabılarıyla dolaşmalısın). Acaba biz bunu yapıyormuyuz? Hayır efendim yapmıyoruz. Bunları yapmak yerine karşımızdakini suçluyoruz. Açıklama yapmasına izin bile vermeden yargılıyoruz. Karşımızdakinin bir çocuk olduğunu unutuyoruz. Karşımızda bir yetişkin varmış gibi davranıyoruz. Onlardan yapabileceğinin üzerinde işler yapmasını bekliyoruz. Oysaki bu durum çocuğun psikolojisini olumsuz yönde etkiliyecektir. Bir süre sonra çocuk yetersiz olduğunu düşünmeye başlayacak ve ailesinin sevgisini kaybetmemek için olumsuz bir arayış içine girecektir. Bu durumda çocuğun ve ailenin  çokta sağlıklı olmayan ilişkileri fazlasıyla yıpranacaktır. Bunun sonucundada kendine güveni olmayan, insanları ve hayvanları sevemeyen, acıma duygusundan yoksun olan bireyler yetiştirmiş olacağız. Bu tür bireylere ihtiyacımız olduğunu düşünmüyorum. Bizim ihtiyacımız olan bireyler merhametli, şefkatli, insanlara hayvanlara ve doğaya zarar veremeyecek kadar masum, içinde hiç bir kötülük barındırmayan insanlardır. Bunun en temel yolu çocuğumuza göstereceğimiz sevgi ve öğreteceğimiz doğru yollardan geçer. Unutmayınki çocuklar çizilmiş bir resim gibidir. Bizim onu boyamamızı beklerler. Biz onları ne kadar güzel boyarsak resim o kadar güzel olur. En önemliside resmi boyarken kullanacağımız renklerdir. Her zaman doğru renkleri seçmeniz temenlisiyle hoşçakalın.

5 Kasım 2017 Pazar

MEKTUP


Sevgili anneciğim sevgili babacığım
Bu gün ben çok üzgünüm nedenini soracak olursanız bu gün sizin ile aramızda geçen bir kaç olay beni çok üzdü çok kırdı. Biz bu gün sizin ile parka gittiğimizde yolda bir şey görmüştüm ve size bu ney diye sormuştum. Siz de bana çok soru sorduğumu, bu kadar çok soru sormamam gerektiğini ve bu kadar çok konuşursam beni hiç kimsenin sevmeyeceğini söylediniz. Ben de bu yüzden çok üzüldüm. Ben hiç bir şey yapmamıştım ki sadece merak etmiştim, sadece bir şeyler öğrenmek istemiştim. Bu durum sizi rahatsız edecek ise bir daha yapmam. Yeterki siz hep beni sevin. Ben susarım, siz istemediğiniz sürece konuşmam. Soruda sormam. Ben sizin istediğiniz gibi bir çocuk olurum. Yaramazlık yapmam, ağlamam, çok fazla bir şey istemem. Yeterki siz beni sevmekten vazgeçmeyin. Beni üzen bir diyer olay ise sabah kahvaltıda masaya süt dökülmüştü. Siz benim döktüğümü düşündünüz ve beni dinlemeden bana ceza verdiniz. Ama masaya sütü ben dökmemiştim. Siz bakmıyorken abimin kolu bardağa çarptı ve süt masaya döküldü. Korktuğu içinde söyleyemedi. Sizde benim döktüğümü düşündünüz. Ama ben yapmamıştım. Yani ben masumdum. Ama siz bana anlatmam için fırsat vermediniz. Bu yüzden suçsuz yere ceza aldım. Ama ben sizi affederim. Çünkü ben sizi çok seviyorum. Sizlerden tek bir şey rica ediyorum lütfen beni dinlemeden bana ceza vermeyin. Beni anlamaya çalışın. O zaman her şey güzel olabilir. Ne yapmış olursanız olun ben sizleri çok seviyorum. sizler tarafından sevilmek dileğile.


İmza masum bir kalp

İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ


Bu dünyada büyüklerin hakları olduğu kadar çocuklarında hakları var. Ama bir çoğu kullanamıyor. Bazılarının hakları ellerinden alınıyor. Bazıları da haklarından haberdar bile değiller. Bu haklardan bir taneside ifade özgürlüğü. Günümüzde belkide kullanamadığımız haklardan bir taneside bu. Belkide en önemlilerden bir tanesi. Bu durum ile hayatımızın pek çok yerinde karşılaşırız. Mesela bir olay yaşanmıştır. Bu olayda bizim hiç bir suçumuz olmamasına rağmen biz suçlu duruma düşeriz. Ve kendimizi savunmamıza izin verilmez. Bu durum bizi çok etkileyebilir. Bu durum gibi pek çok olay yaşıyoruz. Bu durumu bir de çocuklar açısından düşünelim. Kendimizi  onların yerine koyalım. Ve ne yapacaksak o zaman yapalım. Böylelikle yanlış yapmaktan kurtuluruz ve onlar ile daha kolay anlaşırız. Çocuklar konuşmak ister. Bir çok şeyi merak ederler ve sorarlar. Bize burada düşen görev onları dinlemek ve sordukları sorulara cevap vermek.


elifin doğum günü


Elif heyecanlı bir şekilde gözlerini açtı. Hızlıca kalktı üzerini giyindi. Çok heyecanlıydı. Bu gün elifin doğum günü vardı. Annesi şimdi elife ne kadar güzel bir pasta yapmıştı. Babası ona kimbilir ne kadar güzel bir hediye almıştı. Ya arkadaşları? Onlarda almıştı tabi. Elif yiyeceği güzel pastayı ve alacağı hediyeleri düşünerek mutfağa gitti. –günaydın anneciğim dedi. Annesi sakin bir şekilde günaydın kızım diyerek karşılık verdi. Elif heyecanla dolabı açtı. Dolapta pasta yoktu. Elif hemen masanın altına baktı oradada yoktu. Mutfağın her yerini aradı pasta felan yoktu. Elif üzülmüştü ama annesine bir şey söylememeye karar verdi. Koşarak içeri gitti. –babacığım hediyem nerede? Babası gazete okuyordu. Başını kaldırmadan –ne hediyesinden bahsediyorsun kızım anlamadım dedi. Elif çok üzülmüştü hiç kimse doğum gününü hatırlamıyordu. Annesi elifi kahvaltıya çağırdı. –elif kızım hadi kahvaltıya gel. Elifin canı bir şey yemek istemiyordu. ama annesini üzmemek için mutfağa gitti. Sandalyeye oturdu. Kahvaltısını yaptı. Kahvaltısı bitince ayağa kalktı. Banyoya gidip ellerini yıkadı. Dişlerini fırçaladı. Odasına gitti. Oyuncaklarıyla oynadı. Bu sırada kapı çaldı. Elif açmak istemedi. Oyuncaklarıyla oynamaya devam etti. Bir kaç saat sonra annesi elife seslendi. –elif bir dakika gelirmisin kızım. Elif istemiyerek dışarı çıktı. Salona girdi. Gördükleri karşısında çok şaşırmıştı. Her taraf balonlar ile kaplıydı. Ve masanın üzerinde kocaman meyveli bir pasta elifi bekliyordu. Elif çok mutlu olmuştu. Sevinçle mumlarını üfledi. Annesi, babası, büyük annesi ve bütün arkadaşları elife hediye almıştı. Elif mutluluk içerisinde hediyelerini açtı. Ve herkeze teşekkür etti.

Yeter sel

29 Ekim 2017 Pazar

site tanıtımı ve amaçları

Sevgili okurlarım
Bu yazımda sizlere sitem hakkında bilgi vereceğim. Bu sitede amaç siz değerli okurlarımı bilgilendirmek. Ve çocuklarımızı eğitirken elimden geldiği kadar sizlere yardımcı olmak. Sitemde etkinlik planları, etkinlik örnekleri, resimler, çocuk hikayeleri, çocuklar ile ilgili yazılar vb. Çalışmalar bulunacaktır. Sitem yeni açılmış bir site olduğu için bazı eksiklikler olacaktır. Bu eksikliklerden dolayı siz değerli okurlarımdan özür dilerim. Bu eksiklikleri elimden  geldiği kadar. Hızlı bir şekilde tamamlamaya çalışacağımı sizlere bildirmek isterim. Son olarak bu siteyi açarken bana destek olan ve hiç bir zaman beni yalnız bırakmayan tarihten fısıltılar sitesinin yazarı Atilla dinçaslan’a sonsuz teşekürlerimi sunar yaptığı işlerde başarılarının devamını dilerim.


YETER SEL